Babama Mektup

*** Artık hayat bıraktığın gibi değil, ne dostluklar, ne kardeşlikler, ne komşuluklar eski günlerdekine benzemiyor. Herkes menfaat peşine, özel çıkarlar için, nice değerler feda ediliyor bil bilsen? Bu yol nerelere sürükler bizi belli değil, beyaz güvercinler bile barış getirmez bir zamanın içindeyiz baba, bilmem nasıl dert yansam sana. Yaşadığımız zamanın içinde olsaydın eğer, dualarını okuya okuya, şeytanların insana uyduğu bir dünya der, çekip gidersin geldiğin yere.

PAYLAŞ

Bu gün anıların arasında dolaşırken sana yazdığım mektuplar geçti elime, hepsini teker teker okuyup okşayıp gözyaşıma sardım yine. Öyle ani bir gidiş yaptın ki babam, hep dönüşünü bekledim ardından. Yıllar geçti ne bir selamın, ne de haberin geldi o gittiğin yerlerden. Nasıl bırakıp gittin hala anlamadım.

Ben senin yaramaz, güneş kokulu kızındım, esen rüzgarlardan bile sakındığın. Kelebeklerin peşinden uçamıyorum diye hayata küsüp, ağaç dallarını mekan tutan yaramazındım. Yemeğini yemez, ilacını içmez, peşinden ayrılmaz bir nazındım. Narin, cılız, dayanıksız yanlarımla ne dertler açardım başına. Nice uykusuz gecelerin, bitmez endişelerin vardı benim için o günlerin yarınında. Ninni niyetine okuduğun şiirler hala kulaklarımda çınlar, sabahları saçlarımı okşayarak uykulardan uyandırışın, rüyalarımın en güzel yerinde yaşar. Yüzümü asık görür görmez üşür ve bana sarılarak hadi ısıt yüreğimi güneş kokulum derdin.

Öyle bir sarılışın vardı ki, baba, bir daha senin gibi hiç ama hiç kimse sarılmadı öyle bana. Senden sonra sarılanların hiç biri senin kadar güç vermedi. Soğuk bir kış gününün birinde hayatı öğretmeden daha çekip gidişin en acı sürpriz olmuştu bana. Ne acılar yaşadım ardından bir bilsen, hayat savurdu durdu ardından kuru bir yaprak misali dilediği yerlere. Gençliğin ve toyluğun verdiği duygular doğrultusunda, düşe düşe düşmemeyi öğrendim hayat yolunda. Verdiğin tavsiyeler, yoldaşım oldu sen yanımda olmasan da. Çok yanıldım, çok aldandım ama hiç kimseleri aldatmadım, öğretmedim yalana.

Ben senin asil kızındım baba, acılarla yoğrularak büyüdüm derken, annem de fazla dayanamadı sensizliğe. O da çekip gitti ardından. Dalları havada bir ağaç gibi hisset sende kendimi, tırnaklarımla kaza, kaza geçtim hayat yollarını. Hayatın bir mücadele olduğunu ben çocuk yaşımda sezdim baba. Çocukluğumu yaşamadan, gençliğimle tanışmadan yaşadım. Kimseye fazla bel bağlamadan her şeyi kendimden bekledim. Düştüğüm zamanlarda bile kendi ellerimi kendime uzatmaya inandım.

Yüzüm pek fazla gülmese de de hayat yolunda, var olmak için mücadeleden vazgeçmedim. Ne kadar zor olsa da hayat şartları, kesilmiyor zamanın kanatları. Ben de anne oldum zamanla, iki oğlum oldu artık boyumca. Görmeseler de yüzünü seni tanıyorlar baba. Tatlı sert hallerini, adaletini, asaletini ve her zaman kor ateşler içinde alev alev insanlık adına yanan o güzel yüreğini.

Bende aynen senin gibi, şiirlerle şarkılarla büyüttüm onları, içime çektikçe güneş kokularını hep seni yaşadım. Ben seni üzdüğüm kadar onlar da beni üzdü baba, ama hiç kızmadan, darılmadan kaldım onların yanında, yardımcı olabilmek için yarınlarına.

Artık hayat bıraktığın gibi değil, ne dostluklar, ne kardeşlikler, ne komşuluklar eski günlerdekine benzemiyor. Herkes menfaat peşine, özel çıkarlar için, nice değerler feda ediliyor bil bilsen? Bu yol nerelere sürükler bizi belli değil, beyaz güvercinler bile barış getirmez bir zamanın içindeyiz baba, bilmem nasıl dert yansam sana. Yaşadığımız zamanın içinde olsaydın eğer, dualarını okuya okuya, şeytanların insana uyduğu bir dünya der, çekip gidersin geldiğin yere.

Hani küçükken canımın her yandığında, sen öpünce geçiverirdi. Şimdi sol yanımda cevher kanıyor baba, keşke gelip öpebilseydin kanayan yanımdan bir daha, bir daha...

FİRDEVS BÜYÜKATEŞ

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN