AZINLIK, KAVRAM VE  STATÜMÜZ

Azınlık kavramı nedir? Bulgaristan'daki Türklerin resmi bir statüsü var mı? Ya da azınlık kavramı, Bulgaristan devletinin çıkarları doğrultusunda kullanılarak, politize edilmiş ve siyasi bir kavram olarak gündelik hayatımıza girmiş mi? Bir toplumda, nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan guruptan din, dil, etnik köken v.b. yönlerden farklı özelliklere sahip topluluktur.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

AZINLIK, KAVRAM VE  STATÜMÜZ

Azınlık kavramı nedir? Bulgaristan'daki Türklerin resmi bir statüsü var mı? Ya da azınlık kavramı, Bulgaristan devletinin çıkarları doğrultusunda kullanılarak, politize edilmiş ve siyasi bir kavram olarak gündelik hayatımıza girmiş mi? Bir toplumda, nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan guruptan din, dil, etnik köken v.b. yönlerden farklı özelliklere sahip topluluktur.

Birleşmiş Milletler Brezilya temsilcisi Mello Toscanu’nun tanımına göre azınlık:  "Bir devletin nüfusunun, topaklarının belirli bir bölümüyle tarihsel olarak bağlı; kendine özgü bir kültüre sahip; ırk, dil ve din farklılığı nedeniyle devletin diğer uyruklarının çoğunluyla karıştırılması olanaksız, kalıcı parçasıdır."

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin, 1990 yılındaki tanımına göre ise:  "Bir devletin sınırları çizilmiş, kabullenilmiş toprakları üzerinde yaşayan, üyeleri o devletin uyruğu olan ve din, dil, kültürel özellikler ve diğer özellikleri ile nüfusun çoğunluğundan kesin olarak ayırt edilebilen bölgesel veya ayrı bir topluluktur.”

Azınlık ve azınlık hakları ile ilgili en yetkili kurum durumunda olan Birleşmiş milletlerin tanımına göre ise azınlık, kendine özgü nitelikleri olan, devlete egemen olan kesimden farklılaşan bir ulusal kimliğe veya ulus olma niteliklerinin bir kısmına sahip olan topluluktur.

Bu tanımları genel anlamda bünyesinde toplayan, geniş bir çok kişi ve çevre tarafından kabul gören bir tanıma göre ise azınlık, etnik, dil ya da din yönünden bir takım özellikleri ile başat gruplardan ayrılan, ülke nüfusunun yarısından azını oluşturan, egemen grup içinde yer almayan, içinde yaşadığı ülke-devletin yurttaşı olan, kendi içinde dayanışması, özelliklerini sürdürme ortak iradesi bulunan ve çoğunlukla gerçekte ( de facto) yada hukuken (de jure) eşitlik arayan gruptur. Azınlık gurubunun varlığından söz edilebilmesi için gerekli olan ölçütler;

a) Devletin nüfusunun geri kalanından farklı etnik, dinsel ya da dilsel özellikler taşıyan bir gurup olmalıdır.

b) Etnik, dinsel ya da dilsel özellikleri nedeniyle nüfusun geri kalanından ayrılan gurupların çoğunluktan sayıca az olmaları gerekir.

c- Azınlığın başat-egemen bir pozisyonda olmaması gerekir.

d) Azınlık haklarından yararlanacak kişilerin bulundukları ülkenin vatandaşlığına sahip olmaları gerekir

g) Fraklılıklar taşıyan gurubun bu farklılıklarını korumak istemesi ve bir azınlık bilincine sahip olması gerekir

Bulgaristan Türklerinin statüsünü belirlemede yardımcı olacağını düşündüğümüz, bu tanımlar üzerinde kısaca duracak olursak;

Etnik Azınlık: Azınlık tanımı ile tanımlanan ve azınlık kabul edilmenin ölçütlerini yerine getiren fakat akraba devleti olmayan azınlıkları ifade etmek için kullanılan tanımdır. Bunu dünya üzerindeki en güzel örneği Çingenelerdir. Dünyanın birçok ülkesinde bulunan, bazı bölgelerde azınlık olarak kabul edilen Çingenelerin hiçbir yerde akraba bir çingene devleti olmaması sebebi ile Çingeneler etnik azınlık olarak değerlendirilebilir. Bunun yanı sıra bir önceki tanım dâhilinde de düşünecek olursak Çingeneler aynı zamanda dünyanın en büyük kültürel azınlığıdır.

İradi Azınlık: Farklılıklarını korumak isteyen ancak erime kaygısı taşıyan gurupları ifade etmek için kullanılan tanımdır. Bu tanıma Batı Trakya’da yaşayan Türk Azınlığı örnek gösterebiliriz. Türk azınlık farklılıklarını korumak için sürekli mücadele vermelerine rağmen Yunanistan Hükümetleri ise Türk Azınlığı asimile etmek için çalışmalar yürütmektedirler.

Zorlama Azınlıklar: Ulusal bütünlüğün içerisinde erimek istediği halde bunu başarmaları engellenen guruplar zorlama azınlık olarak ifade edilir. Diğer bir söylemle kendilerini azınlık olarak görmeyen gurupların otorite tarafından azınlık olarak ifade edilmeye çalışılması ve farklılıkların ön planda tutulması olarak değerlendirebiliriz. Buna en güzel örnek Türkiye ‘de yaşayan Boşnaklar ve Çerkezlerdir. Türkiye Avrupa Birliği (AB) uyum sürecinde gerçekleştirdiği uygu lamlarla anadilde eğitime izin vermiş ve bu doğrultuda Devlet televizyonunda Boşnakça ve Çerkezce yayın yapma kararı vermiştir. Ancak bu gurupların sivil tolum örgütleri ve yöneticileri kendilerinin farklı olmadığını ileri sürerek bu yayınlara tepki göstermişlerdir.

Kültürel Azınlık: Aynı devlet sınırları içerisinde yaşayan fakat dünyayı yorumlamakta onunla ilgili anlamlar yaratma, kendini tanımamla ve ifade etme şekillerindeki farklılık nedeniyle sayıca ve konumca çoğunluğu oluşturan toplum veya halk karşısında ve bunlarla ilişkilerinde dezavantajlı konumda bulunan kümeler ve topluluklardır. Bu tanım genel azınlık tanımıyla büyük ölçüde örtüşmektedir. Dolayısı ile bütün azınlıklar kültürel azınlık olarak değerlendirilebilir. Bu tanım çerçevesindeki kültürel azınlık tabirini açıklamaya çalışırsak, dinsel farklılık gösteren azınlıklar kültürel azınlıklar olarak değerlendirilebilir. Somut olarak ifade edecek olursak Balkan ülkelerindeki bütün Türkler aynı zamanda kültürel bir azınlıktır. Çünkü çoğunluğu dini inanış Müslüman’dır ve dünyayı yorumlamama, onunla ilgili anlamlar yaratma konusunda Ortodoks Hıristiyan olan çoğunluklardan ayrılmaktadırlar.

Ulusal Azınlık: Kabul edilen azınlık tanımına ek olarak, birde akraba devleti bulunma kriteri getirmektedir. Böylece akraba devleti olan azınlıklar ulusal azınlık olarak tanımlanır. Bu tanıma uyan, akraba devleti olan çok sayıda topluluk vardır. Örnek olarak İran’daki Azeriler ulusal bir azınlıktır. Çünkü mevcut olan Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti, İran’daki Azeri azınlığın akraba devletidir.

Azınlık kavramı ile ilgili yukarıdaki açıklama ve tanımları yaptıktan sonra, bu kavramlar, tanımlar ve kriterler bağlamında Bulgaristan’daki Türklerin durumunu değerlendirmeye çalışalım.

Bulgaristan’da azınlık kavramının ortaya çıkması ve Türklerin bu kavrama içerisinde değerlendirilme süreci Berlin Antlaşması (1878) ile başlamıştır. Bu anlaşama ile Bulgaristan Osmanlı Devletine bağlı özerk bir prenslik olarak kurulmuştur. Yine bu antlaşmanın 4. ve 5. maddeleri Bulgaristan’daki Müslüman Türk Azınlığının hakları ve bu hakların korunması ile ilgilidir. Bu Tarihten sonra Bulgaristan’ın gerek Osmanlı Devleti, gerekse Türkiye Cumhuriyeti ile imzaladığı ikili anlaşmalarda ve diğer uluslar arası anlaşmalarda Bulgaristan’daki Türk Azınlığı ile ilgili maddeler yer almıştır.

Bulgaristan Türklerinin azınlık hakları Bulgaristan’ın imzaladığı anlaşmalarda garanti altına alınmasına rağmen, bu haklar çoğunlukla kâğıt üstünde kalmıştır. Hatta daha da ileri gidilerek Bulgaristan’daki Türklere ağır baskılar uygulanmış ve özellikle komünist dönemde Bulgaristan’daki Türk varlığı inkâr edilmiştir.

Bulgaristan Türklerinin 1990 yılından itibaren olumlu yönde yaşanan gelişmeleri yukarıda bahsettiğimiz azınlık kavramı çerçevesinde değerlendirecek olursak gelişmelerin beklenen düzeyde olmadığı görülecektir.

Azınlık kavramı ile ilgili çeşitli kurumların ve kişilerin tanımlarına değindik. Bulgaristan’ın ülke genelindeki farklı kültür ve toplumları ifade etmek için kullandığı tanım bu tanımalara göre çok daha muğlâk bir ifadedir. Bulgaristan ülkede egemen olmayan etnik Bulgarların dışında kalan vatandaşlarını tanımlamak için “Dilleri Bulgarca olmayan Bulgarca olmayan Bulgaristan vatandaşları” ifadesini kullanmaktadır. Bu tanım, bünyesinde egemen çoğunluk dışında, farklı sadece bir gurup bulunan ülkeler için kısmen de olsa geçerli olabilir. Ancak ülkesinde Bulgaristan gibi birden çok azınlık buluna bir ülke ( Türkler, Çingeneler, Makedonlar, Tatarlar, Gagavuzlar) için bu tanım bir azınlık tanımı olmaktan çok uzaktır. Bu tanım, farklı alt kültürleri tanımlamaktan ziyade Bulgarlar için kendilerinden farklı olanın, diğer bir söylemle öteki’nin tanımıdır.

Bulgaristan’ın azınlık tanımını diğer tanımalarla birlikte değerlendirdiğimizde çok zayıf bir tanımdır. Ancak azınlık tanımının öğelerinden dil farklılığı öğesi bünyesinde oldukça yetersiz bir tanımdır. AB’nin ve Birleşmiş Milletlerin azınlık tanımı ve Bulgar hukukunun AB hukukuna %65 uyumlu olduğu düşünüldüğünde bu tanımın eksikliği daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Öncelikle bu değiştirilmeli ve Bulgaristan’da eksik bu azınlık tanımının yerine uluslar arası normlara uygun bir azınlık tanımı kabul edilmeli ve Bulgaristan’daki Türkler ve ülkedeki diğer guruplar bilimsel ve kabul gören bir azınlık tanımı ile ifade edilmelidirler.

Bu bağlamda Bulgaristan’daki Türklerin statüsü ile ilgili ilk belirsizlik ve olumsuzluk azınlık tanımındaki yetersizlikten kaynaklanmaktadır. Daha önce değindiğimiz azınlık tanımalarına bakıldığında Bulgaristan’daki Türkler, azınlık olarak değerlendirilmelidir. Değindiğimiz farklı tanımlardan hangisi kabul edilirse edilsin, Bulgaristan’da egemen olan etnik Bulgar nüfustan farklılık gösteren Türk nüfusu vardır ve bu kitle azınlık olarak tanımlanmak zorundadır. Azınlıktan bahsetmek gerekli olan ölçütler bağlamında Bulgaristan’daki Türklerin durumunu değerlendirecek olursak;

Bulgaristan’da, Türkler nüfusun çoğunluğunu oluşturan Bulgarlardan etnik, dinsel dilsel farklılıklar gösteren bir guruptur. Bulgaristan’da, Bulgarlardan farklılıklar gösteren Türk topluluğu sayısal olarak çoğunluk değillerdir. Nüfusu yaklaşık olarak 7,5 milyon olan Bulgaristan’da, Etnik Bulgarların genel nüfusa oranı % 83,9 iken Türklerin genel nüfusa oranları % 9,4'tür. Bulgaristan’da Azınlık haklarından yararlanacak olan Türklerin tamamı Bulgaristan vatandaşıdır. Bulgaristan’daki, Bulgaristan vatandaşı Türklerin yanı sıra, Bulgaristan’da olmayan ancak Bulgaristan vatandaşı olan çok sayıda Türk vardır. Bulgaristan’daki Türk topluluğunun durumu, azınlık olmanın veya azınlık olarak değerlendirilmenin nesnel ölçütlerin tamamına uygundur. Bunun yanı sıra bahsettiğimiz sübjektif ölçüt bağlamında Bulgaristan Türklerinin durumunu değerlendirecek olursak, Bulgaristan’daki Türk Topluluğu en başından beri farklılıklarını korumak istemiş ve her zaman bir azınlık bilincine sahip olmuştur. Farklılıklarını korumak için kendi dinsel siyasal ve sosyal kurumlarını oluşturmuştur. Bu doğrultuda, Cemaat Encümenleri Şeriye Mahkemelerini oluşturdular, kendi anadillerinde eğitim yapmak için okullar, okul encümenleri ve dernekler kurdular. Bunların dışında kendi sorunlarını dile getirmek, kültürlerini yaşatmak için yüzlerce gazete ve dergi çıkarmışlardır. Geçmişten günümüze kadar sürekli azınlık olmanın bilincinde olan Türk topluluğu kendi kurumlarını kurmuş ve geliştirmiştir. Ancak Bulgaristan Komünist idaresi döneminde iktidar bu kurumların hepsini ortadan kaldırmıştır. Son dönemde Bulgaristan Türkleri kurdukları siyasi partilerle Bulgaristan siyasi hayatında yer almışlar ve böylece azınlık bilincine sahip olduklarını göstermişlerdir.

Bulgaristan Türklerinin durumunu, azınlık kavramı, azınlık olama kriterleri doğrultusunda değerlendirdikten sonra bir de azınlık kavramının alt başlıkları doğrultusunda bir değerlendirme yapacak olursak, Bulgaristan Türkleri etnik azınlık olma kriterlerine sahiptirler. Yani Bulgaristan Türkleri etnik bir azınlıktır. Fakat yukarıda bahsettiğimiz gibi bu tanım tek başına Bulgaristan Türklerini tanımlamaya yetmeyecektir. Çünkü Bulgaristan’daki Türk azınlığın en başından beri bir akraba devleti olmuştur. Bulgaristan Türkleri aynı zamanda İradi bir azınlıktır. Çünkü Türkler her zaman milli bilinçlerinin farkında olmuşlar ve bunu koruma eğilim göstermişlerdir. Ancak tek başına bu tanım da Bulgaristan Türklerini ifade etmek için yeterli değildir. Zorlama azınlık tanımı ise Bulgaristan Türkleri ile ilgili bir kavram değildir. Bulgaristan Türkleri zorlama azınlık ifadesi bir tarafa yıllarca süren bir asimilasyon süreci yaşamışlardır.

Bulgaristan Türkleri dini inanış olarak ta Bulgarlardan farklıdır. Dolayısı ile Dünyayı algılamaları da farklılıklar içermektedir. Bu da Bulgaristan’daki Türkleri aynı zamanda Kültürel azınlık konumu ile değerlendirilmesini sağlamaktadır. Ancak bu da tek başına yetersiz olan bir ifade şeklidir. Bulgaristan’daki Türklerin durumunu en kapsamalı şekilde ifade eden tanım ulusal azınlık tanımıdır. Bu tanım yukarıda ifade ettiğimiz tanımları kapsayıcı nitelikte olmanın yanı sıra Akraba devleti olma ölçütünü gerektiren bir tanımdır. Bulgaristan Türklerinin de her zaman bir akraba devleti olmuştur. Dolaysı ile Bulgaristan Türkleri kapsayıcı nitelikteki bu tanımla ifade edilmelidir.

Diğer bir söylemle Bulgaristan Türkleri ulusal azınlıktır. Ulusal azınlık olarak ifade edilen topluluklara kendi kaderini tayin etme hakkı tanınmaktadır. Bu ifadenin ayrılıkçıkla özdeşlemiş olmasından dolayı Bulgaristan Hükümetleri Türkleri Ulusal azınlık olarak tanımlamayı kendi ulusal çıkarlarına zarar verici olarak düşünebilirler. Ancak kendi kaderini tayin etme ifadesinden illa ayrılmak anlaşılmamalıdır. Zira geçmişe bakıldığında Bulgaristan’daki Türk Azınlığı hiçbir zaman devlete isyan etmemiş, ayrılık talebinde bulunmamıştır. Sadece en doğal insan haklarının ihlal edilmesinden ve ellerinden alınmasından dolayı Bulgaristan Devletine karşı çıkmıştır. Bunun dışında yaşadıkları ülkeye ve otoriteye bağlı kalmışlardır.

Bulgaristan Türkleri Ulusal azınlık olarak tanınmalıdır. Kendi kaderini tayin etme ilkesi ise Bulgaristan’daki Türklerin kendi dillerinde eğitim, yayın, ibadet, siyasal temsil, kültürel haklar olarak değerlendirilmelidir. Bulgaristan’da Türkler Ulusal azınlık olarak tanınmadığı sürece Anadilde eğitim, Türk azınlığı olarak siyasal temsil hakkı, kendi ulusal kimlikleri doğrultusunda sivil örgütlenmenin ve sivil toplum kuruluşu oluşturmak gibi haklarının yasal dayanağından mahrum kalacaklardır.

Not; Bu yazı bir akademisyen çalışma grubunun ürünüdür.

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN