Aramızdaki sevgi ve saygıyı koruyalım...

Son büyük göçten hemen bir iki ay içinde geri dönenler oldu; çünkü bazı insanlarımız geldikleri yerlerdeki yaşam standardını yakalamaları için en az 30-40 yıl geçebilir düşüncesine kapıldılar...

Bu da şunun manasını taşıyordu, kendin çok iyi yaşayamayacaksın, var olacaksın ama ileride çocukların iyi yaşasınlar diye hiç durmadan çabalayıp didineceksin…

Bir sözle, kendi hayatını çocuklarının geleceği için feda edeceksin.

Bizlerde aynısını yaptık, bu uğurda içimizden bazıları, ortaya çıkan fırsatları çok iyi değerlendirmiş oldu; fakat diğer hiç önemsenmeyecek bir kısım ise halen fedakarlıklara ve taviz vermeye devam etmekte...

İlk kez gözümüzün açıldığı o ecdat mirası topraklarda mı yaşamak, yoksa milli duyguları takip edip, bulunduğumuz yerde mi kalmak?

İlk geldiğimiz dönemde, hepimizi, aynen bu iç gıcıklayıcı soru durmaksızın rahatsız etmiyordu mu?

Bulgaristan'daki Türklerin tümü ülkeyi terk etmedi ve şimdi de o topraklarda varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar, zaten büyük Atatürk de, o topraklarda kalmamızı önermemişti mi?

Artık hepimiz şunu idrak edebiliyoruz, memlekette resmi dil bizim için yabancıydı ve öyle kalacaktı.

Bu dili iyi bilmemiz gerekiyordu; çünkü toplum içindeki gelişim rekabeti, her an bizi ikinci sınıf vatandaş ilan edebiliyordu. Ana vatanımızda ise bu tür bir engelimiz yoktu ve önümüz açıktı…

Şimdilerde ise bir çoğumuz Avrupa'ya çalışmaya veya eğitim görmeye gitmeyi uygun buluyor.

Sanırım, bu daha yüksek bir yaşam standardını yakalamak için yapılmakta. İnsan bir defa, bu dünyaya geliyor düşüncesine kapılanlar da var. Yine özetle, konu herkesin kendi tercihi ve saygı duyarız.

Dil konusu, çok önemli bence. İnsan, kendi ana dili ile var olmakta. Ana vatanımızda, Türkçe konuşulmasa, burası zaten Türkiye olmazdı…

Doğrudur, yaşlandık artık, emekli olup sakin bir yaşam sürdürmeyi arzuluyoruz.

Türkiye'deki yaşantımız bayağı dinamik ve stresli, hele kosmopolit büyük şehirlerde daha çokça zorlanmaktayız.

Memlekette ise daha sakin ve kafa dinlendirici bir ortam hissedilmekte, zaten ülke nüfusu da oldukça azalmış vaziyette. En azından yaz aylarını orada geçirebiliriz. Herkesin görüşüne ve tercihine saygı duyuyoruz.

Nasıl olsa çifte vatandaşız. Bunu da yanlış, yada fazla görmesin kimse.

Önemli olan birbirimizi anlamak, aramızdaki sevgi ve saygıyı korumak, hatta artırmak…

Turgay Paksoy,

Bursa

Bakmadan Geçme