( 2. ) KAZANDILAR AMA EN BÜYÜK HATALARI NE OLUR?

* 30 yıldır verilmeyen hizmet, bu dönemde verilebilecek mi bakalım. Neden verilebilecek mi diyoruz? Çünkü yıllarca oradaki insanımıza yol ve su gibi temel alt yapı hizmetleri kasıtlı verilmedi. * Evet, DPS'ye fazlasıyla, belkide herkesten çok destek verdik. Bunun ötesinde bir çok seçimde bizzat oralara gidip destek verdiğimizi saymıyoruz bile.Neden verdik bu desteği? Soydaşımızın hak ve özgürlükleri savunulsun, çıkarları gözetilsin, dilimiz, dinimiz ve kültürümüz korunsun diye. Bölünmeyelim, birlik beraberlik içinde olalım diye. Ancak yıllar geçtikçe, böyle bir niyet olmadığı iyice ortaya çıktı. * DPS kurmayları çok iyi biliyor ki, Cebel giderse her şey bitecek. Bundan dolayı oraya tüm cephanesini sürdüler. Parti genel başkanının bile seçim çalışmasına gelecek kadar önemli bir yer. Sonuç olarak, şu veya bu şekilde burayı almayı başardılar. Demek ki doğru söylemiş kim söylediyse. Parayla satın alınamayan çok parayla satın alınıyor...

PAYLAŞ

Şu veya bu şekilde DPS hedef belediyeleri kazandı. Sebep şudur budur, kazananları tebrik etmek lazım. Nihayetinde Cebel dahil, diğer yerlerde de halk bu yönde karar vermiştir.

Artık beklenti, oralarda insanımıza hizmet verilmesidir. 30 yıldır verilmeyen hizmet, bu dönemde verilebilecek mi bakalım. Neden verilebilecek mi diyoruz? Çünkü yıllarca oradaki insanımıza yol ve su gibi temel alt yapı hizmetleri kasıtlı verilmedi. Neden? Amaç oralardaki nüfusumuzu yok etmekti. Bundan dolayı oralara kasıtlı olarak ne hizmet götürüldü, ne de insanımızın yaşam standardını yükseltecek yatırımlar yapıldı.

Bizim itirazımız buna. Yoksa şahıslarla veya kurumlarla meselemiz yok. İnsanımıza hizmetin aynı şekilde götürülme meye devam edeceğini düşündüğümüz için arkadaşlarımızla bu anlayışa karşı tavır aldık. Kimse kusura bakmasın, ancak bundan sonra da aynı siyaset devam edeceğini düşünüyoruz.

Belki göstermelik bir kaç yere belli hizmetler ulaştırılacak ama ana strateji devam edecektir. Yani buralardan varlığımızı yok etmek için gayret edilecektir. Zaten kazanan partinin kuruluş amacı budur. Bulgaristan'dan Türk ve Müslüman nüfusu azaltmak, hatta mümkünse geçim sıkıntısı başta olmak üzere değişik sebeplerle göç etmek zorunda bırakarak veya asimile ederek tamamen yok etmek. Zaten 30 yıldır bu fazlasıyla belli oldu.

Sonuç olarak şu veya bu şekilde seçimler kazanılmıştır. Ama buraların nasıl kazanıldığını dağdaki çoban da biliyor. Varını yoğunu ortaya atarak kazanıldığını biliyor herkes. Ki geçen haftaki yazımızda da vurguladığımız gibi, bu seçimleri özellikle bazı emblematik yerlerde kazanmak, adeta "tamam mı, devam mı" niteliği taşıyordu.

Evet, kazandılar ama buralarda onlara oy vermeyenlere karşı rövanşist yaklaşımlarla "cadı avına" girişirlerse, bu onların en büyük hatası olur. Bunun yerine kaybettikleri kitleyi geri getirmek için özeleştiri yaparak, doğruları bulmaya çalışmak onların hayrına olur.

Seçim sürecinde uyguladıkları baskı ve tehdit anlayışına devam ederlerse, sonlarını hızlandırmaktan başka bir şey elde edemezler. Onlara tavsiyemiz; Kaybettikleri kitleyi geri çevirmek için stratejiler geliştirmeleridir. Bunun yolu da insanımıza saygı göstermekten, onların çıkarlarını ve beklentilerini karşılamaktan geçer. Yoksa sayılı günler çabuk geçer. Ki sonsuza kadar devam eden iktidar yoktur. Yıkılmaz ve bitmez denilen Jivkov rejimi bile son bulmuştur.

Tavsiyemiz bunun bilincinde hareket etmeleridir.Yoksa, "Keser döner sap döner , gün gelir hesap döner." Yoksa, "Gelmekte olan zannettiklerinden çabuk gelir..."

BİZ DE DPS'YE ÇOK DESTEK VERDİK AMA MESELE BAŞKA

Bizim göçmen STK'larının asli görevi Balkanlar'daki soydaşlarımızın çıkarlarını gözetmek ve yardımcı olmaktır ama bundan öte oralarda kalan insanımızın o bölgede dilimizi, dinimizi, kültürümüzü ve kısaca varlığını sürdürmek için katkı yapmaktır. Bundan dolayı orada soydaşımızı temsil etme ve onların haklarını ve özgürlüklerini koruma iddiası ile kurulan partiye hep destek olduk.

Ancak yıllar geçtikçe, aslında bu partinin soydaşımızın haklarını korumaktan ziyade asıl kuruluş amacı farklı olduğu iyiden iyiye ortaya çıkmaya başlayınca ve parti üst yönetimi de bu durumu teyit eder söylem ve eylemlerde bulununca, önemli kitleler oradan kopmaya başladı.

Yani geçen hafta sonu yapılan yerel seçimlerdeki sonuç kimseyi yanıltmasın. Alınan sonuçlar gerçek durumu yansıtmamakta. Bunu kendileri de, onları destekleyenler de çok iyi biliyor. Bu sonuç suni ve hormonludur. Yoksa, biz de yıllarca aynen DPS'ye destek verdik. Bunun somut örnekleri de fazlasıyla var.

25 Haziran 2005 yılındaki genel seçimlerde DPS ilk defa Kırcaali'de 5/5 milletvekili çıkaramayacaktı. 5/5 yapması bizzat bizim derneğimizin desteği ile mümkün olmuştur. Orada BSP ilk defa milletvekili çıkarıyordu.
BSP, birinci sıraya Bulgaristan'ın efsane sayılan sanatçılarından olan Stefan Danailov'u koymuştu. Hatta, ilk sonuçlar açıklandığında bunlar kutlamalara başlamışlardı kazandık diye. Ancak son sandıkların sayılmasından sonra, kıl payı DPS 100 kusur oy ile yine beşinci milletvekili çıkarmayı başarmıştı.

Bu zafer, bizzat bizim derneğimizin sayesinde mümkün olabilmişti. O seçimlerde ilk defa buradan yöresel bir dernek seçimlerde oy kullanmak için insan götürmüştü. Bizim derneğimizin organizasyonuyla beş yüzün üzerinde Cebelliyi oy kullanmaya götürdük.

Tam da o seçimlerden önce, aşırı milliyetçi ATAKA partisi yeni kurulmuştu ve soydaşlarımıza inanılmaz hakaretler yağdırıyorlardı. Tabi o zamanlar bu aşırı milliyetçi parti DPS'nin saflarını sıklaştırma amaçlı danışıklı kurulduğunu bilmiyorduk. O seçimlerde biz de arkadaşlarımızla beraber Cebel'deydik ve rahmetli Şemsettin Şen "Olay" tv'deki programında ATAKA'nin provokatif çıkışlarından dolayı seçimlerin gidişatı hakkında Bulgaristan'ın değişik bölgelerine canlı bağlantılar yapıyordu. Biz de arkadaşlarla Cebel meydanındaki kafe Ester'de toplanmış, büyük ekran televizyonda onun programını izlerken beni de telefonla aramış ve ben de canlı yayına bağlanmıştım. Hatta çok net hatırlıyorum, sorularından biri Cebel'de sorun olup olmadığı konusundaydı. Kendisine şu cevabı vermiştim; "Sayın Şen, burası Cebel, burada sorun olmaz!" Doğru mu, Hüsenka?

Yani o dönemler bizim bölgede DPS zaten güçlü diye insan götürülmüyordu ve biz bu insanlarımızı oraya götürmemiş olsaydık, oylarını burada kullanacaklardı, ancak burada kullanılan oylar Kırcaali bölgesinden sayılmıyordu. O zaman yanlış hatırlamıyorsak, yurtdışından gelen oylar Dobriç bölgesinden hesap ediliyordu. Yani insanlarımızı oraya götürmemiş olsaydık, oylarını burada kullanacaklardı, ancak kullandıkları oylar Kırcaali'ye gitmeyecekti ve DPS beş milletvekili çıkaramayacaktı.

Biz oraya insanımızı götürürken, seçimler kıl payı olacağını bilerek götürmedik tabi ki. Kaderin cilvesi işte. Ancak DPS 'nin 5. milletvekili bizim sayemizde seçildiği delilli ve ispatlı ortaya çıkmış oldu. 25 Haziran 2005 genel seçimlerinde Kırcaali'den bizim derneğimiz sayesinde seçilen 5. sıra milletvekili kimdi biliyor musunuz? Geçen hafta sonu yapılan yerel seçimlerde, Cebel'de belediye başkanı seçilen Necmi Ali...

Evet, DPS'ye fazlasıyla, belkide herkesten çok destek verdik. Bunun ötesinde bir çok seçimde bizzat oralara gidip destek verdiğimizi saymıyoruz bile.Neden verdik bu desteği? Soydaşımızın hak ve özgürlükleri savunulsun, çıkarları gözetilsin, dilimiz, dinimiz ve kültürümüz korunsun diye. Bölünmeyelim, birlik beraberlik içinde olalım diye. Ancak yıllar geçtikçe, böyle bir niyet olmadığı iyice ortaya çıktı.

Evet! Birlik beraberlik içinde olalım. Ama burada esas olan hedeftir. Bu hedefe yönelik bir gayret yoksa, her tarafın birlik olsa ne olacak, olmasa ne olacak.Hedef yok. Amaç yok. Misyon yok. Veya belki de var ama önemli olan soydaşımızın lehine olup olmamasıdır.

Böyle bir duruma şahit olan var mı? İnsanımızın refahını yükseldiğini, oturduğu bölgelerde yaşam standardının iyileştiğini, oralarda kalmamızı sağlayacak istihdam yaratılacak projelerin hayata geçirildiğini ama bundan öte dinimizi, ana dilimizi ve kültürümüzün yaşatılması için çalışmaların yürütüldüğüne şahit olan var mı?

Yoksa gençlerimizi eğelence, yeme içme ve değişik güzellik yarışmaları adı altında faaliyetler yapılarak, asimile etme ve yozlaştırma gayretleri mi var?

En son ülkemizin yürüttüğü Barış Pınarı operasyonunda Avrupa Parlamentosu'nda bize destek çıkan tek ülke Macaristan oldu. Sözde bizi temsil eden ve AP'de dört milletvekili ile temsil edilen partinin tavrı ne oldu acaba? Bize destek verdiler mi? Biz ne olduğunu biliyoruz. Birleşme ve birlik tavsiye edenlere tavsiyemiz bunu araştırmaları.

Sonuç olarak, yukarıda saydıklarımız için gayret sarf edilsin, soydaşlarımızın çıkarları lehine söylem ve eylemler görelim, söz, herkesten fazla birlik ve beraberlik için biz mücadele edeceğiz. Etmezsek adam değiliz...

DOST, biriken tepkiler sonucu ortaya çıktığından beri, onlara da aynı şeyi söyledik, daha parti kurulduğunda sayısız yazılar da yazdık. Onların yanında dilimize, dinimize ve kültürümüze sahip çıktıkları, partinin temelleri açık ve şeffaf katılımcı çoğulcu ilkeler üzerine atıldığı ölçüde yanlarında olacağız dedik. İlk şartlarımızla ilgili, yani amaç ve misyonları konusunda herhangi bir sıkıntı yok. Yapısal konuda hatalar yaptılar. Her ne kadar bazı şaibeli kişileri partiden atmış olsalar da, bunu tamamen başaramadılar. Şu anda sıkıntılar yaşasalar da, her zaman dediğimiz gibi bu partiye bir şey olmaz, çünkü DOST partiden öte bir harekettir.

Bizim de buraya desteğimiz konusunda bir değişiklik yoktur ve aynen devam etmektedir. Ki buradan da her ne kadar şu an için DOST'a destek askıya alınmış gibi görünse de, ileride gerekli desteklerin verileceği konusunda sorun olmaz..

Soydaşımız birlik ve beraberlik içinde olması gerektiği hususunda, bunu savunan herkesle hemfikiriz. Burada sorun yok. Ancak yukarıda da dediğimiz gibi, burada esas olan ilkelerdir. Soydaşımızın gerçek anlamda hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır. İşte esas mesele buradadır.

PARAYLA SATIN ALINAMAYAN ÇOK PARAYLA SATIN ALINIYOR

DPS'de biriken tepkiler, Mestan'ın partiden ihraç edilmesiyle patladı. Bir kısmı yeni kurulan DOST partisine gitti, azımsanmayacak bir kitle de GERB'e gitti. O tarihten sonra, DPS her seçimde seçmen kaybetti.

Bunu engellemek için de her seçimde çok daha fazla bütçe ayırmak zorunda kaldılar. İki buçuk yıl önceki genel seçimlerde o zamana kadar dağıtılanların iki misli dağıtılmıştı. Bu yerel seçimlerde, rakamlar inanılması güç boyutlara ulaştığı görüldü. İki, üç veya dört misli değil, genel seçimlerin tam 10 katı. Evet yanlış okumadınız, yazı ile ON katı.

Neden? Çünkü Cebel, onlar için en önemli yer. Küçük bir ilçe, ancak sembolik değeri inanılmaz büyük bir yer. Sadece 19 Mayıs olaylarının cereyan ettiği yer değil, DPS'nin kuruluş kararı alınan ve temeli atılan yer. DPS kurmayları çok iyi biliyor ki, Cebel giderse her şey bitecek. Bundan dolayı oraya tüm cephanesini sürdüler. Parti genel başkanının bile seçim çalışmasına gelecek kadar önemli bir yer.

Sonuç olarak, şu veya bu şekilde burayı almayı başardılar. Demek ki doğru söylemiş kim söylediyse. Parayla satın alınamayan çok parayla satın alınıyor...

Demek ki, bir çoğunun bir bedeli varmış. Burada dik duranları kutlamak lazım. Meblaalar öyle kolay geri çevrilecek meblaalar değildi. Bunu çok iyi biliyoruz.

Sözünde duran, onurunu şerefini koruyanlara selam olsun! Diğer yandan menfaat karşılığı sözünü yiyen, onurunu ve şerefini satanlara, bu utanç yeter.

Yanlış anlaşılmasın, sözümüz başından beri belli adayın yanında duran ve sonuna kadar ne olursa olsun yanında duranlara değil. Hangi tarafı desteklerlerse desteklesinler, bu kişilere ancak saygı duyulur. Sözümüz bir gecede fikir değiştiren, onlar için yapılanları gözardı eden nankörlere, bir gecede onurunu, şerefini ve haysiyetini satanlara. Ancak komşuları, arkadaşları, akrabaları ve özellikle çocuklarının önünde bu utanç onlara ömür boyu yeter.

Zaman zaman burada hakkımızda birileri menfaat için şunu yapıyor bunu yapıyor demeye kalkışıyor. Bunlara sadece şunları söyleyip bu konuyu kapatalım; Gerek burada ve gerek orada, menfaat peşinde koşmuş olsaydık kimsenin hayal bile edemeyeceği makam mevkiler veya kazanımlar elde ederdik.

Bir çok kişinin hayalini bile kuramayacağı fırsatlar çıktı önümüze. Ama inandığımız doğrulardan hiç bir menfaat bizi asla saptıramadı.

Savunduğumuz konularda haklıyız veya değiliz. Haklı da olabiliriz, haksız da ama asla kendimizce savunduğumuz doğrulardan menfaat karşılığı geri adım atmadık. Ancak yanlış olduğumuz konularda ikna edilirsek, vazgeçeriz savunduğumuz şeylerden. Ömrümüz boyunca doğrudan ve dürüstlükten taviz vermeden yürüdük. Bundan böyle de taviz vermeye niyetimiz yok...

Dr. Gürcay CEM

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN