Türk gençleri çok kötü durumda, şehre gidip derdini bile anlatamıyorlar
Uzun yıllardır Sofya Radyosu'nda çalışan ünlü gazeteci arkadaşımız Sevda Dükkancı'ya verdiği bir röportajda, Razgradlı şair ve iş kadını Nurdan Çete, kadının farklı rolleri, toplumdaki yeri, yaşadığımız ortamda eğitimin önemi ve bazı güncel sorunlar üzerine görüşlerini aktarmakta:
“Kadınlar ikiye ayrılır. Birileri başarılı, kendini bilen kadındır, diğerleri ise bir şeyleri hep başkalarından bekleyen kadınlardır. Benim gözümde böyle. Bir kadının özgüveni, başarılı olması daha aileden başlayan, çocukluğundan başlayan bir meseledir. Anne- baba çocuğa özgüven verirse: “sen iyisin, sen yapabilirsin, sen ayakların üzerinde durabilirsin, diyen bir aile ise, o çocuk o şekilde kavrayacaktır dünyayı ve hayatını o şekilde kuracaktı”. “Sen kızsın, sen bunu yapma, bu kızlara yakışmaz” diyen bir anne- babası varsa, çocukluktan daha o psikolojik baskı altında olur ve çok büyük ufuklara açılabileceğine inanmaz.
Küçük yerlerde yetişen kadınlarda: “ben yukarılara ulaşamam” diye düşünüyorlar, yada “Ben Türk’üm bana izin verilmez, ben Gergana gibi güzel giyinemem, onun gibi belediyede çalışamam, ben devlet memuru olamam” düşüncesinde çok kızlarımız var. Eşitlikle etnik etken var, aile etkeni var, yerleşim yeri etkeni var, ama her şey yine de aileden başlar. Örneğin ben çok küçük köyden geldim, ama kendine güveniyorsan, bunlar etken olmuyor ve başarıyorsun.
Son yıllarda gençler daha çok başarıya odaklı, daha hedefli, ayakları üzerinde durmaya çalışıyorlar, Türk kızları çok eğitimli olmaya başladılar. Nice başarılı doktorlarımız var, nice başarılı iş kadınlarımız var, kendi işini kuran, dünyaya ufuk açmış ne kadar Türk kadınlarımız var! Geçmiş zamana bakarak, şimdiki Türk kadınlarımız çok daha başarılı. Bizim jenerasyon için biraz daha zordu başarmak- aile baskısı, dini baskı, etnik baskı daha fazlaydı zamanında.
Kitap çok önemli. Bir çocuk kitap okumuyorsa, derdini bile anlatamaz. Özellikle köylerde Türk gençleri çok kötü durumda, şehre gidip derdini bile anlatamıyorlar. Kitap okumamaktan, okulda kendini geliştirmemekten, biz daha ileri gideceğimize basitleştiriyoruz hayatımızı.
Sorunun kendisi de hiçbir dili çok iyi bilmemekten kaynaklanıyor. Türkçe niye okuyalım- niye lazım, Türkçe radyo neden dinleyelim- niye lazım... Türk gençleri şu an kimliğini kaybetmiş vaziyette. Gençlerin yüzde doksanı kendini ifade etme sıkıntısı yaşıyorlar- ne Türkçe, ne de Bulgarca kendini ifade edemiyorlar.