Tarih

Tarih Haberleri

YÜREK YANGISI

Evet! Her şey çok güzeldi, mutluyduk. Yasaklar vardı, ama biz onların da üstesinden gelirdik. Babam Türkçeyi, dedem de Arapçayı öğretti. Dinimizi de, Türklüğü de ailem sabırla bana öğretti. Ben Türk’tüm, ben Müslümandım, kemiklerime kadar, iliklerime kadar, kanımın son damlasına kadar...

İLK BAŞKALDIRI VE ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜMÜZ

24 Aralık, Pazartesi günü, diz boyu kar, soğuk bir hava. Tosçalı köyünden Sütkesiği’ne giden yol insan seli, gözlerim yaşarıyor…Duygulanıyorum… Türklüğüm için ölüm vız gelir! Dini bütün, Türklüğünü sahiplenmiş, 5 binden fazla insan, Sütkesiği’ ne girmeden önce, önleri rejimin güvenlik güçleri tarafından kesiliyor... Elleri boş, yürekleri Türklük sevdası ile dolu insanlar, canlı canlı uzun namlulu silahlara karşı vücutlarını siper ediyorlar… Türklük uğruna…

KADERDE BU DA VARMIŞ...

Biz haneyi kapadık, düştük yola. Heyecan, hırs dorukta. İçimde bir his var ki... Onu nasıl tarif edeyim... Bir belirsizlik. Sanki büyük olaylar yaşayacakmışım gibi... Halk, kalabalık, biz Kirli’nin merkezine doğru yürüyoruz. Yoğurtçular civarında bizim önümüzü kestiler. Ne ileri, ne geri... Dönün geri diyorlar bize. Birileri, kadınlar öne geçsin. Çoluk çocuk... Kadınlara,çoluk çocuğa kimse bir şey yapmaz gibilerde... Bir ara gözüme ilişti. Bizim gelin en önlerde, sıraların. Sırtında da torunum Türkân. Benim sevimli yavrum... Onuр böyle belki son kez görüyordum... Ansızın bir telaş, bir çatırtı koptu. Bu arada oğlum Feyzullah’ı askerler yere yatırmışlar, tekmelerle çiğniyorlar. Ben can acısıyla ona doğru koştum. Kulağıma silah sesleri de geldi. Bağrışmalar, çağrışmalar ortalığı tuttu. Lütfi’yi benim oğlumu kurtarmak isterken vurdular. Maksadımız gene insan gibi gidip soracaktık; Mesele açıklığa kavuşsun... Elimizde ne tüfek, ne taş, ne sopa! Buna rağmen kara kuduzlar gibi üzerimize çullandılar.

RUSÇUK GARINDA BİR TEYZE

1989 yılının haziran sonu. Tuna boyu sıcak, bunaltıcı sıcak. Viyana, Avusturya yolu kapandı. Kapıkule bizi bekler. Komşu ve akrabalarla vedalaşma zamanı. Ailemizin iki tarafında da en büyüğümüz, eşimin anneannesi. Onu son kez gördüğümü seziyordum. Davranışı, tavrı çok farklıydı. Çemberinin ucuyla gözyaşlarını sildi. Sesle ağlamadı. Torununu, tosunlarını okşadı, öptü. Son kez gözlerime derin derin baktı. İçimde sanki bir şey tersine döndü. Bir yaşam, bir insan ile ebediyen ayrılıyordum. Çok derin bir sezi idi.

31 000 KİŞİ “MİLLİ KAHRAMAN”  OLUVERMİŞ...

* Devlet Bakanlığı'na, yeni gelen soydaşlar tarafından 31.000 mektup gönderilmiş ve bu 31 bin kişi, kendilerini milli kahraman olarak tanıtmış. Belene'ye sürüldüklerini yazmışlar.

PAŞANIN TAHSİLDAR SEÇİMİ

Osmanlı zamanında Silistre valisi Deli İbrahim Paşa, zekiliği ve kurnazlığı ile nam salmış. Bir gün yanına vilayetindeki tüm tahsildarları toplamış ve yılsonunda yeni Baş Tahsildar seçeceğini beyan etmiş...

KIRIÇİMLİ TÜRKLER – 3.

1955’li yıllarda Bulgaristan Türkleri tabiri caiz ise altın çağlarını yaşadılar. Türklere kültürel açıdan pek çok haklar verilmişti. Türkçe kitaplar basılıyor. Türk liseleri açılıyordu. İptidai(ilkokul), rüştiye(ortaokul) ve liselerde Türk öğretmenler tarafından Türkçe tedrisat yapılıyordu. Sofya’da Bulgar Bilimler Akademisi bünyesinde Türk Filolojisi bölümü vardı. Türkçe gazeteler, mecmualar, dergiler hatta 45’lik plaklar basılır ve yayınlanırdı. Şumnu, Razgrat ve Hasköy’de 1952-53 yıllarında üç “Türk Estrad Tiyatrosu” vardı. Aynı yıllarda, Kırıçim Türkleri amatör folklor ekibi oluşturuldu.

DELİORMAN’DAN MARAŞ’A YOLCULUK

Bir hafta - on günlük zahmetli bir yolculuktan sonra ulaşmıştık Maraş iline. Anımsadığım kadarıyla, 10-12 aile birlikteydik. Maraş İlinin Muhacirler Birimi yetkilileri tarafından karşılanmış, zorunlu bir takım ihtiyaçlarımız giderilmiş ve bir süre dinlenmemiz için yer sağlanmıştı. Büyüklerimiz tarafından, Elbistan köylerine iskan edileceğimiz söyleniyordu. Bekleyip, görecektik…

DEDEMİN KUŞAĞI VE FESİ

* Babam, tam on dokuz yıl sonra, dedemin vasiyetini yerine getirebildi. Göçmen olarak, Edirne'ye geldiğimizde, babam nemli gözlerle, avuçlarını dua için açtı ve ağzından şu sözcükler döküldü; "Yüce Allah'ım, bizleri vatansız, bayraksız ve ezansız bırakmadığın için sana şükrediyorum! Yörüktür bizim atamız. Bu Cennet Vatanı yurt bildik, vatan belledik, ona geldik..."

POMAK KİMLİĞİ ÜZERİNE TARTIŞMALAR

* Pomak kimliği üzerine tartışmalar hala devam ediyor. Pomaklar üzerine açılan pek çok sayfada, Pomaklar Slav’dır ifadelerini kullananlar, Pomak Türkleri isminden çok rahatsız olmaktadırlar. Pomaklar Slav mıdır, Türk müdür? Pomaklar, Balkanların en kadim(eski) halkıdır.

BALKANLAR'DA TÜRK KÜLTÜRÜ; BULGARİSTAN ÖRNEĞİ SEMPOZYUMU

* 27 Eylül-1 Ekim 2018 tarihleri arasında İstanbul’da “Balkanlar'da Türk Kültürü: Bulgaristan Örneği Sempozyumu” yapılacak.

AĞLAYAN MUHACIR

"Ha ben. Te ne zamandır namaz kılmak isterdim, ha şu Sultan Selim Camii'nde. Hâlbuki isem. E, beni yarın İstanbul’a sevk edecekler. Ha, bırakmazlar ki gideyim camiye. Haçan ki ben, efendim, muayene olmamışım daha, diye bırakmazlar ki, gideyim camiye, iki rekatcık namazcağız kılayım, çünkü biz Bulgaristan’da ha bu hudut taşına gelir, gelir bakardık ta Edirne’ye. Ağlardık be kızanım. Dua ettim idi, Edirne’ye varınca, kılayım ha namazımı..."

TOTALİTER REJİM İÇERİDE VE DIŞARIDA YALAN SÖYLÜYORDU ( Hayat öyküm - 2. )

Çeşitli yollardan Sofya’ya ulaştık ve kırk, kırk beş kişilik bir topluluk, denilen vakitte, denilen yerde buluştuk. Dikkat çekmemek ve kalabalık grup oluşmasın diye, herkes ayrı ayrı nöbetçi başkan yardımcısına derdimizi anlatabilmek için başvuruda bulunduk...

ŞEYTAN KÖPRÜSÜ'NÜN GİZEMİ

Şimdi dikkatlice bu görüntülere odaklanınız ve hayal gücünüzü coşturmayı da unutmayınız... Gördüğünüz o belirgin ve acayip figürler, sadece sizin hayal gücünüzün bir ispatıdır, sakın korkmayınız...

BİR MUHACİRİN ANILARI

Savaşlar, kuraklık, kıtlık, salgın hastalıklar, cana ya da mala karşı saldırı endişesi, yeni topraklar elde etme gibi nedenlerle, insanoğlu, var oluşundan bu yana isteyerek ya da mecbur olduğu için hep göç etmiştir. Türklerde tarih sahnesine çıkışlarından itibaren sürekli göç etmiş milletlerden biridir. Osmanlı devletinin genişleme döneminde elde ettiği topraklara Anadolu’dan götürerek yerleştirdiği insanların torunlarından bazıları yıllar sonra çeşitli sebeplerle Anadolu’ya tekrar geri dönmüşlerdir.

Bulgaristan'da Dulkadirli Köyleri

  Soyumun Dulkadirli oymaklarına dayandığını öğrendiğimden beri, ufak çaplı araştırmalar yapıyordum. Sonunda oturdum ve Dulkadirli oymaklarının hangileri Bulgaristan'a gönderilmiş, nereye yerleştirilmiş teker teker baktım. Arada gözümden kaçanlar olmuştur muhakkak. Ancak ben elimden geldiğince ön plana çıkan oymakların Bulgaristan'da var olup olmadığını araştırdım. Aşağıda yazan köylerin hepsi bir Dulkadirli oymağının ismini taşımakta.

MERAK EDİLECEK KAYIP BÖLGE ( Hayat Öyküm – 1.)

Sizlere bahsedeceğim bölge, Plovdiv (Filibe), Kırcaali, Smolyan (Paşmaklı) sancaklarının kesiştiği çok ilginç bir bölge söz konusudur. Bu söz konusu bölgede Smolen, Kırcali ve Plovdiv sancakları kesişmektedir. Siyasi otorite, Smolyan sancağından bahsederken, Triıgılnika (Smolen sancağı üçgeni) diye adlandırıyorlar.          Buraları dağlık bir bölgedir. İlhan tepesinin (Vrıh Svoboda) uzantısı olan Karakulaz yükseklikleri, Kırcali sancağının Çileka Tepesi yamaçları, Balıklı deresi, Tuğla Karalköy, Tozyanı, Aşağıatlar, Garna, Karabuz, Erikle, Ahren Ürpek ve Banite köyleri, Smolyan sancağı ile sınırı oluşturmaktadır. Smolyan sancağına, 1959 yılında bırakılan köylerdir ve birçokları terk edilmiştir. Bu bölgenin yüksekliklerinde ve yamaçlarındaki yerleşim yerleri, Osmanlı mimari yapılarından oluşmaktadırlar.

Eğridere’ye patates nasıl gitti?

 Bir asırlık ömür süren Hayrettin Dede 1989'da zorunlu göçle İstanbul'a geldi.Pasaport işlemleri için gittiği T.C Filibe Konsolosu Hayrettin Dede'nin resmini iki adın arasında görünce çok şaşırmış. Çünkü Bulgaristan'da iki eşli erkek yok gibidir. Durum sorulduğunda, Hayrettin Dede;"Ben Osmanlı zamanı erkeğiyim" demiş...

DERVİŞ BEY MESCİDİ BALKANLAR’DA EN ESKİ TÜRK-İSLAM ESERİDİR

Dobruca'ya ilk olarak gelen Müslüman topluluk, X. Ve XI. yy.larda İsmaîlî mezhebine mensup Başkırt Türkleri'dir.    662/1263–64 yıllarında Anadolu Selçukluları'nın şehzadesi İzzettin Keykavus'un tabiyetindeki Çepni boyuna mensup Türkmenler (on veya on iki bin kişi), Sarı Saltuk'un önderliğinde, kuzeyden gelecek Moğol akınlarına karşı tampon bölge olarak Dobruca'ya iskan edilmiştir.    Derviş Bey Mescidi tespit edilene kadar, Trakya ve Balkanlar'daki bilinen en eski camiler Tekirdağ Bolayır'daki Süleyman Paşa Camii ile Hasköy'deki (Haskovo) 797/1395 tarihli Eski Cami'dir.

Toplam 104 haber.